Sinem Kobal ile Alp Navruz'dan açıklamalar – Magazin haberleri
Sinem Kobal ile Alp Navruz, Habertürk'e verdikleri röportajda; aşk, kariyer ve hayaller hakkında açıklamalarda bulundu. Kobal; 'Her Şeyin Başı Merkür'de bir gazeteciyi, Nevruz ise bir genel yayın yönetmenini canlandırdı. Sinem Kobal ile Alp Navruz'un altını çizdiği konulardan biri de sosyal medyada gazetecilik yapanların ne denli tehlike arz ettiği oldu
'Her Şeyin Başı Merkür'ü izlerken zihnen öğrencilik günlerime döndüm. Sinem Kobal'ın canlandırdığı 'Elif' gibi ben de Marmara Üniversitesi İletişim Faküitesi'nden mezun oldum. İlk işimde, bana da 'Elif' gibi burçları yazdırdılar. Tek farkla... "Burçlar konusunu hiç bilmiyorum" dediğimde; "Zaten yazıyı biz yazacağız, sen sadece daktilo edeceksin" demişlerdi. 'Her Şeyin Başı Merkür', iletişim fakültesinden mezun olduktan sonra idealist hayallerle mesleğe başlamaya hazırlanırken kendini bir anda astroloji yazarı olarak bulan 'Elif'in, öğrenimini gördüğü mesleği icra etme adına verdiği uğraş içinde aşkı da bulmasını hikâye ediniyor. Ayşe Balıbey'in aynı adlı kitabından senaryolaştırdığı filmin yapımcılığını; Emre Oskay, yönetmenliğini ise Ali Balcı üstlendi. Güldürü ve aksiyon ögeleriyle bezeli 'Her Şeyin Başı Merkür'de kamera karşısına; Sinem Kobal, Alp Navruz, Hakan Bayraktar, Kayhan Açıkgöz, Neslihan Yeldan, Tamer Levent, Derya Alabora ve Devrim Yakut geçti. Adından da anlaşılacağı üzere; 'Her Şeyin Başı Merkür', burçlarla bezeli olmakla beraber günlük yaşamda sıkça kullanılan 'Merkür Retro'sunun insanların hayatına nasıl 'Etkide' bulunduğu üzerine göndermelerde bulunuyor. Oyunculuğa çocukken başlayanlar arasında çizgisini bozmayan, şöhretin kibrinde yitip gitmeyen ender oyuncular arasında yer alan Sinem Kobal'a başrolde Alp Navruz eşlik etti. Sinem Kobal ile Alp Navruz, Habertürk'e verdikleri röportajda; aşk, hayaller, kariyer hakkında açıklamalarda bulundu. Kobal ile Navruz'un altını çizdiği konulardan biri de sosyal medyada gazetecilik yapanların ne denli tehlike arz ettiği oldu. "BANA ÇOK İYİ GELDİ" • Teklif geldiği zaman neler hissettiniz, 'Her Şeyin Başı Merkür'ün hangi özellikleri, özellikle sizi etkiledi? Sinem Kobal: Yazarımız Ayşe Balıbey'in 2018'de yayımladığı kitabı bestseller olmuştu. Kitabı okuduğumda da hikâyeyi çok sevmiştim. Daha sonra bunu sinemaya aktarma hayalini kurduklarında bir araya geldik. Bu kadar güzel bir hikâyeyi, bir kadının hayallerini gerçekleştirme hikâyesini astroloji ile birleştirmek çok zekice geldi. Ve dilini de çok sevdim. Bir de ben sinemada iyi his veren bir film izlemeyi çok seviyorum. Hikâyeyi okurken de hayal ettiğimde bende bıraktığı his beni çok fazla cezbetti. 'Elif Akay' karakterini canlandırmak bana çok iyi geldi. Çok fütursuz, çok akıllı, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir genç kadın. Bu anlamda bana iyi hissettirdi. İzleyen herkesin de keyif alacağını düşünüyorum. Ben sinemada bu tatta filmleri çok seviyorum ve uzun zamandır da sinemada bu tatta bir şey izlemedik ve özledik. Benim gibi özleyenlere, filmin iyi geleceğini düşünüyorum. Alp Navruz: Güncel bir konunun sinemalaştırılması çok hoşuma gitmişti. Özellikle son dönemde astrolojiyle ilgili sosyal medyada da televizyonda da çok fazla konuşmalar oluyor. Bunu sinemalaştırıp aynı zamanda komedi ve romantik bir etmen de kattığınız zaman ortaya güzel bir film çıkacağını düşünmüştüm, öyle de oldu. Film, benim gibi astrolojiden uzak yaşayıp, astrolojiye ısınabilen insanların izleyebileceği ve o yolculukta neler öğrenebileceğini sorgulayabileceği bir film. Onun dışında çok güldürü etmenlerimiz var. İnsanların bu dönemde gülerek bir şeyler izleyip bir şeyleri sorgulaması ve öğrenmesini istediğim bir film. "BİRÇOK KİŞİNİN HAYATININ İÇİNE GİRDİ" REKLAM • Astrolojiyle ilgili misiniz? Sinem Kobal: Ben ilgiliyim... Her zaman ilgimi çekmiştir ve dönem dönem de okurum. Arada da hayatımda gözlemliyorum ama bu son dönemde artık bence birçok kişinin hayatının içine girdi. Özellikle bu filme başladığımızdan beri izleyicilerden hep aynı yorumları alıyoruz; “Gerçekten de her şeyin başı Merkür.”, “İyi ki yaptınız, bunu izlemek istiyoruz.”, “Yeter artık! Bu Merkür ne zaman geri gidiyor, ne zaman duruyor, bize haber verin” gibi yorumlar oluyor. O yüzden ilgileniyorum, burçları da okuyorum ve araştırıyorum. "SON DÖNEMDE İLGİLENMEYE BAŞLADIM" • Burcunuzun özelliklerini taşıyor musunuz? Sinem Kobal: Bence, aslan burcu özelliklerini taşıyorum. Yükselenim de ikizler. Sevdiğim birçok özelliği var ama yorucu özellikleri de var. Alp Navruz: Oğlak burcu hakkında yorum yapmaya gerek yok. Kötü bir yanımız yok. Yükselenim de oğlak. Bence ben de özelliklerini taşıyorum. Özellikle son dönemde ilgilenmeye başladım. Daha öncesinde sadece; 'Oğlak nedir?' diye okuyordum ve özellikleri tutuyordu. Şu anda değişkenliklerle birlikte okuduğumda da aynı şekilde oluyor. • Bir olumsuzluk yaşadığınızda bundan Merkür Retrosu'nu sorumlu tutuyor musunuz? Alp Navruz: Ben şimdiye kadar suçu o tarafa atma taraftarı değildim ama son dönemde uykusuzluk, bitkinlik hali ya da "Evde kalayım, bugün bir yere gitmeyeyim" halleri, araştırdığımda o döneme denk geliyor. O yüzden inancım biraz daha arttı. Sinem Kobal: Bir de bunu hissettiğin zaman arkadaşınla konuşuyorsun ve onlarda da aynı durumların olduğunu görüyorsun. O zaman insan bir rahatlıyor; "Ben tek başıma değilim, hepimiz bunu yaşıyoruz, demek ki bunun da bir etkisi var ve geçecek" diyoruz. * Merkür Retrosu, gerileme manasına gelen olayların etkisine verilen isimdir. Yani aslında bu durum gezegenin yörüngesinde yavaşlayarak geriye gidiyor oluşundan kaynaklanıyor. Astroloji de ise gerilemeye giren gezegenin (Retronun) anlamı ise 'Duraksama, yerinde sayma' olarak geçiyor. REKLAM • İzleyicilerin salondan çıktıktan sonra neler hissetmesini umarsınız? Sinem Kobal: Keyifli bir zaman geçirip iyi hissetme haliyle ve yüzlerinde bir küçük gülümsemeyle çıkmalarını diliyorum. Çünkü bu filmin çekimlerinde çalışırken de hepimize o his yayıldı. O yüzden bu hissin izleyicilere geçmesini ve herkese iyi gelmesini diliyorum. Alp Navruz: Tabii ki izleyicilerin filmden yüzlerinde bir tebessümle çıkmalarını istiyoruz. Senaryomuz da bunu destekliyor. Çok klasik olacak ama güldürürken düşünmeyi de biraz baz aldığımızı düşünüyorum. İnsanların değişimleri, gökbilimin buna etkisi, insanlararası ilişkiler gibi konularda biraz detaylara da girdik. Hem bir ders çıkarmalarını hem de gerçekten bir tebessümle çıkmalarını istiyoruz. Sinem Kobal: Burada aslında birçok 'Elif Akay' gibi genç kadın var. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, akıllı ve hayatta bu mücadeleyi veren kadınlar var. Biz hayal ettiğimiz zaman hayalimiz bir anda gerçekleşecek zannediyoruz. O yolculuk; birçok başarı, başarısızlık, istediğimiz, istemediğimiz bir sürü yolla nasıl baş ettiğimizle çok alakalı. Bu anlamda da birçok kişiye; kendinden tatlı bir yer bulup, bir ışık olabilecek bir hikâyesi var. Bir yandan aşkla ilgili de baktığımız zaman özellikle kadınlar için ve erkekler için de aynı şekilde, kendine değer veren, artık biraz daha o toksik dediğimiz durumlardan beslenen değil de hayatta birbirine destek veren, birbirini seven ve birbiriyle gerçek aşkla beraber değişip gelişip büyüyebilen bir çiftimiz oluşuyor. Filmde tatlı bir aşk hikâyesi izleyeceklerine inanıyorum. Bu anlamda biz ‘Her Şeyin Başı Merkür’ filmini çok seviyoruz. "AŞK, BANA UZAK ÜLKE" • Alp, hâlâ “Aşk, bana uzak bir ülke” halinde misin, hâlâ aşk yaşamaya uzak mısın? Alp Navruz: Bu genel anlamda böyle... Oğlak burcundan geliyor. Biz biraz daha sorgulayıcıyız, ondan dolayı güven sorunları da var. Bende birebir bağlılık ve güven konuları çok oluşuyor. Bu sadece ilişki için değil, arkadaşlıkta da aynı şekilde. Bugüne kadar tamamen kendimi bıraktığım bir durum yaşamadım. Açıkçası istemiyorum. Belli bir yaşa geldikten sonra; "Buralara kadar kendimi güzel korumuşum, böyle devam edebilirim" kafasındayım. REKLAM • Günlük yaşantınızı burç yorumlarınıza göre yönlendirme durumunuz oluyor mu? Sinem Kobal: O şekilde olmuyor... Neyi araştırırsam ya da neye ilgi duyarsam mutlaka onu okuyup değerlendiririm. Alp Navruz: Sende belli bir dönemde bir iş için imza atmayayım, biraz bekleyeyim, gibi durumlar var bence. Sinem Kobal: Onlara dikkat ederim ama şöyle; spesifik olarak bir şeyi okuyup ona göre hayatımı yönlendirmem. Mutlaka kendi eleğimden geçiririm. Kendi aklım, fikrim ve hissimden geçiririm. Ezbere yapmam ama birçok şeyden tabii ki yardım alırım. Uzun süredir hiçbir danışmandan bir yardım almadım ama isterim, neden olmasın ki? Çok başarılı astrologlar var. • 7 yıllık bir aradan sonra oyunculuğa döndün, neler hissediyorsun? Sinem Kobal: Çok özlemişim, çok güzel bir kavuşma duygusu hissettim ve çok heyecanlandım. Aslına bakarsan çocukluğumdan beri uzun yıllardır ekrandayım ama her projede aynı heyecanı hissediyorum. Sanki hep ilk projemmiş gibi heyecanlanıyorum, oradan da besleniyorum. Bu arada ailemle olmam, kendime zaman ayırmam, aileme zaman ayırmam beni çok besledi. Kendimle ilgili birçok şeyi keşfettim. Şimdi sete ilk adımımı attığım zaman, bütün heyecanlar birleşmiş oldu ve bence bana çok iyi geldi. "ÇOK GARİP BİR TECRÜBE" REKLAM • Her anne - baba çocuklarında kendilerini görür, yeni keşiflerde bulunur, kendi çocukluk dönemine döner. Sen, kızlarını büyütürken bunları yaşıyor musun? Neler keşfettin / keşfediyorsun ve kendi çocukluğunla ilgili neler gördün / görüyorsun? Sinem Kobal: Yaşıyorum tabii ki... Anne - baba olmak çok garip bir tecrübe. Bir insanın en saf halinden nasıl büyüdüğüne şahitlik ediyorsun, nelerden geçtiğine şahitlik ediyorsun. O ayağa kalkmak, ilk adımı atmak bile o kadar büyük bir gelişim ki veya bir gülüşleri, sana verdikleri ilk tepkiler… İlk bunu keşfederek başlıyorsun. Daha sonra da kendi çocukluğunu tekrar keşfedip büyütüyorsun. Ben Leyla'nın bir tepkisinde Kenan'ı gördüğümde ya da kendime ait bir şey gördüğümde çok etkileniyorum. Tabii ki çok farklı duygular besliyorsun. O da galiba aile olmayla ilgili bir durum. Çocuk sahibi olmadan önce duyduğumda çok bir anlam ifade etmiyordu ama şu an hepsi anlamlanmaya başladı. Daha güçlü hissediyorsun... Bunların hepsi gerçekten sana kendi hayatının da yansımasını veriyor. Çok değerli bir sevgi kaynağıyla tekrar kendini ele alma, kendi içine yolculuk yapma, kendinle ilgili aşmak istediğin, keşfetmek istediğin birçok yeri sana çok güzel bir sevgi kaynağı ile tekrar bir yolculuk yapma imkanı da veriyor. Yani birçok anne - baba gibi benim için de çok özel bir yolculuk. • Kariyerinin hangi döneminde olduğunu düşünüyorsun ve mesleki açıdan en büyük hayalin nedir? Alp Navruz: Hayal kendini yenileyen bir şeydir. Benim her gün uyandığında hayalim çok değişiyor. Ben biraz daha o kafadayım. Şu an için işimi çok iyi bir şekilde yapmak ve izleyicilerimi tatmin etmek en büyük hayalim. "HER HAREKETİNİZE BİRAZ DAHA DİKKAT ETMENİZ GEREKİYOR" • Burçlardan sosyal medyaya geçelim. Malum, hayatımızda ziyadesiyle yer teşkil ediyor. Sosyal medya siz ünlüler için avantajlı mıdır yoksa dezavantajlı mıdır? Alp Navruz: Bana subjektif bir konu gibi geliyor... Mesela, benim takipçilerimin belli bir kısmı yurt dışından, bence bu benim için iyi bir şey. Aslında işlerimin yurt dışında izlenmesi gibi bir şey oluyor. O açıdan verimli görüyorum ama onu "Bir başarı olarak görüyor muyum?" dersem, hayır, görmüyorum. Bu biraz, bir kameradan takip edilirken birden ön kameradan takip edilmeye benziyor. Her hareketinize biraz daha dikkat etmeniz gerekiyor ya da ilk hatanızda linçlenme durumunuz oluyor. Tehlike diyebileceğim tek şey bu. O da sizin duvarlarınıza bağlı bir şey. Ne kadar umursuyorsunuz ya da gerçekten doğru eleştiriyi seçebiliyor musunuz, kabul edebiliyor musunuz, Ona bağlı. Ben kendimi biraz o tarafa yönelttiğim için doğru ve mantıklı eleştirileri her zaman kabul ediyorum. Benim için daha mantıklı, gelişimim için de çok mantıklı. Linçlenme durumlarından olabildiğince uzakta duruyorum. • Hayatınızı kısıtlıyor mu? Alp Navruz: Gençlik döneminde, yani yeni başladığım zamanlarda; "Böyle olmam gerekiyor" diye bir kalıba girmeye başlamıştım ama biraz daha ilerledikçe, başarını kabul ettiğin gibi hatalarını da kabul etmeye başlıyorsun. "Bunlarla var olan benim, çok da dikkat etmem gerekmiyor" diye düşünüyorum. Zaten olduğum kişi olmam için dikkat etmemem gerekiyor. Sinem Kobal: Bu dönemde, ne tehlikeli değil ki? Şu an dönemimizde her şey çok ortada. Biz şu an beraber, profesyonel iki meslek sahibi olarak burada oturuyoruz, bunları konuşuyoruz, değerlendiriyoruz ama artık sosyal medyadan sonra hiç kimsenin bir alanının ya da bilgisinin bir önemi olmadan herkes her şeyi değerlendirebiliyor. O yüzden orayı öyle görüp öyle kabul etmek gerekiyor. Çünkü eğer oraya takılırsak hiçbirimiz aslında gerçekten vermemiz gereken yere odağımızı veremeyiz ve gerçekten yanılsamalar içerisinde boğuşabiliriz. Bu boş bir telaş oluyor. Çünkü kendini herkese anlatmaya çalışıyorsun. Bu da çok yorucu. O yüzden onun bir sonu yok. Herkesin anlama ve sevme kapasitesi belli. O yüzden daima derdimizi ve odağımızı kendimizde tutmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Bir yandan da birçok avantajını yaşayan meslek grupları da var. Birçok alan gibi sosyal medya da gelişmeye devam ediyor. Biz de çok kapılmadan, mümkün olduğunca kendi odamızı doğru yönde tutarak orayı yönetmeyi öğreniyoruz. Burada yapabileceğimiz tek şey, buna farkındalığımızı oluşturarak burayı sakin karşılamayı öğrenmemiz olur. • Sizin için hayatın mucizesi ne oldu? Sinem Kobal: Çocuklarım... Bu sorunun cevabı benim için o kadar belli ki… Alp Navruz: Spesifik olarak benim için mucize diyebileceğim bir şey yok. Bu dönemden dolayı uyandığımız her gün biraz mucize oluyor. • Hep gerçekleşmesini dilediğiniz, onun uğruna ziyadesiyle çabaladığınız ama başkalarının gerçekleştirdiği hayalleriniz var mı? Sinem Kobal: Bu konuda gerçekten şanslıyım ve çok şükrediyorum. Kurduğum birçok hayali gerçekleştirebildim ama yine çok hayallerim var. Galiba öyle bir his yaşadığım bir an olmadı. Öyle bir his yaşasam da söylerim. Alp Navruz: Ben herkesin başarısına takdir ederek bakıyorum. Herkesin hayali de biraz daha kendine göre gelişiyor. O yüzden birilerinin benim hayalimi yaşadığını söyleyemem. Çünkü bunun içinde birçok katman ve etmen var. Sinem Kobal: Bir de hepimiz biriciğiz. Herkesin deneyimi ve yaşadığı şey kendine... Onu zaten bu yolda öğreniyorsun. Sadece iş olarak, kariyer olarak da değil, özel hayatımızda da arkadaşlığımızda da dostluğumuzda da bu böyle. Benim seninle dostluğum tamamen bize özel bir durum, bir başkası aynı dostluğu hissetmeyebilir. O yüzden bu, hayatın her yerine yayılıyor. Onun farkında olmak da her şeyden beslenmeyi sağlıyor. Başkalarının başarılarına da kendi hayallerine de daha açık oluyorsun. • 'Her Şeyin Başı Merkür'de canlandırdığın karakter bir medya yöneticisi. Sen de böyle bir meslek ister miydin? Genel yayın yönetmeni olsaydın özellikle ne yapmak isterdin? Alp Navruz: Gerçekten verimli yapabileceğim bir iş olsaydı, isterdim. Çok keyifli... Benim daha çok spora ilgim olduğu için spor tarafından devam ederdim. Belki spora bu konuyu katabilirdik. • Sen, iletişim fakültesinden mezun bir gazeteciyi canlandırdın. Gazeteci olsan mesleki açıdan neler yapmak isterdin? Sinem Kobal: Muhtemelen medyada etik üzerine bir şeyler yapmak isterdim. • Medyadan dolayı rahatsız olduğun durumlar mı oldu? Sinem Kobal: Ben burada senin gibi profesyonel isimlerle bir araya geldiğim için bu konuda çok şanslıyım. Rahatsız olduğum bir şey yaşamadım. Günümüzde artık sosyal medyada ya da diğer alanlarda herkes hobi gibi bu işi yapmaya başladı. O zaman sadece medyada değil, her yerde her alanda etikle ilgili sorunlar oluşuyor. Zaman zaman karşılığı rayından çıkabilen bir durum var. Buna tekrar dikkat çekmek için tekrar bir farkındalık yaratmak için her alanda bununla ilgili bazı çalışmalar yapmak isteyebilirdim. Alp Navruz: Branşı olmadığı halde, profesyonel olmadığı halde nedense herkes bir şeyin bilirkişisi oluyor. Bunu her meslek grubu için söylüyorum. Bu, beni rahatsız ediyor. • Yurt dışında sıkça, bizde ise zaman zaman çocukken oyunculuğa başlayanların şöhretin yan etkilerinden dolayı büyüdüklerinde ruhsal sorunlar yaşadığını görüyoruz. Sende bu durum hiç yaşanmadı. Bazı çocuk oyuncular, sence o sorunları neden yaşıyor? Sinem Kobal: Çocuk oyuncuların ya da gençken yıldızlaşan oyuncuların hepsi sonrasında çok zorlanabiliyorlar. O zamanlar da ben bunun farkındaydım ve hep şunu gönlüme koymuştum; "Ben gerçekten kendimin ve kendi önümde olanın en iyisini yapmaya çalışacağım ve odağımı hep kendimde tutacağım ve hep bu işe ilk başladığım zamanki o küçük kız çocuğunun heyecanını ve hayallerini unutmayacağım." Bu benim mottomdu. Ve her durumda ona kucak açtım. O anlamda da bir yandan tabii ki mutluyum. Çünkü çocuk oyunculuğun en zor tarafı bu. Benim durumum milyonda bir olabiliyor, çok az görebiliyoruz. Evet ama bu demek değil ki, olmuyor. Ben özellikle yeni çocuk oyuncuları çok başarılı ve çok aklı başında buluyorum. Bence artık benim gibi olanlar daha çok olacaktır. Yaşları ilerlediğinde de hayatımızda olmaya devam edecek, onların büyüdüğünü, yeni projeler yaptığını göreceğiz diye düşünüyorum ve diliyorum. Bu anlamda da hep destek olmaya çalışıyorum.