---

Ankara – Küresel piyasalardaki gelişmeler ile Türkiye’nin kendi iç ekonomik dinamikleri, bugün yatırımcıların ve ekonomistlerin gündeminde ağırlığını koruyor. Özellikle ABD Merkez Bankası (Fed) tutanakları ve eski Başkan Donald Trump’ın olası yeni tarife açıklamaları dış cephede riskleri belirlerken, yurt içinde Borsa İstanbul (BIST) 100 Endeksi’ndeki dezenflasyon fiyatlaması ve Türk tahvillerindeki getiri avantajı dikkat çekiyor.

---

Küresel Gelişmeler ve Türkiye’ye Etkileri

Fed Tutanakları ve Para Politikası Sinyalleri: ABD Merkez Bankası’nın son toplantı tutanakları, küresel finans piyasaları için her zaman kritik bir veri seti olmuştur. Tutanaklar, Fed yetkililerinin enflasyon, büyüme ve istihdam beklentileri ile faiz artırımı veya indirimine yönelik yaklaşımları hakkında detaylı ipuçları sunar. Eğer tutanaklarda “şahin” (faiz artırımına meyilli) bir ton hakimse, küresel piyasalarda doların güçlenmesi ve gelişmekte olan ülke para birimleri üzerinde baskı oluşması muhtemeldir. Bu durum, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) sıkılaştırma politikalarını sürdürme ihtiyacını pekiştirebilir. Tersi bir durumda, yani “güvercin” (faiz indirimine meyilli) bir sinyal algılanırsa, küresel risk iştahı artabilir ve TL varlıkları üzerinde olumlu bir etki yaratabilir.

Trump’ın Yeni Tarife Açıklamaları ve Küresel Ticaret Savaşları: ABD’de Kasım ayında yapılacak Başkanlık seçimleri öncesinde, eski Başkan Donald Trump’ın olası yeni tarifelerle ilgili açıklamaları, küresel ticaret arenasındaki belirsizliği artırıyor. Trump’ın yeniden başkan seçilmesi halinde, özellikle Çin’e ve diğer ticaret ortaklarına yönelik daha korumacı politikalar izlemesi bekleniyor. Bu durum, küresel tedarik zincirlerini bozabilir, ticaret hacmini daraltabilir ve küresel ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir. Türkiye gibi ihracata dayalı büyümeyi hedefleyen ülkeler için bu tür ticaret savaşları, dış ticaret dengesi ve sanayi üretimi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.

---

İç Piyasa Dinamikleri: BIST100 ve Tahvil Getirileri

BIST100’de Dezenflasyon Fiyatlaması: Türkiye’de uygulanan sıkı para politikası ve mali disiplin önlemleriyle birlikte, enflasyonda tepe noktasının görüldüğü ve kademeli bir dezenflasyon sürecine girildiği beklentisi artıyor. Bu beklenti, BIST100 Endeksi’ndeki fiyatlamalara yansıyor. Enflasyonun düşeceğine dair sinyaller, şirketlerin gelecek dönem karlarının daha öngörülebilir hale gelmesi ve maliyet baskılarının azalması anlamına gelebilir. Bu durum, özellikle yüksek enflasyon döneminde baskılanan sektörlerdeki hisselerde potansiyel bir toparlanma yaratabilir. Yatırımcılar, enflasyonla mücadeledeki kararlılığın devam etmesi halinde BIST100’de yükseliş potansiyeli görüyor.

Türk Tahvillerinde Getiri Avantajı: Yüksek politika faizi ve uygulanan ortodoks politikalar, Türk devlet tahvillerini cazip hale getiriyor. Yurt içi ve yurt dışındaki yatırımcılar için Türk tahvilleri, sundukları reel getiri avantajı nedeniyle ilgi odağı oluyor. Enflasyon beklentilerinin düşmesiyle birlikte, tahvillerin reel getirileri daha da anlam kazanıyor. Yüksek faiz oranları, yabancı sermaye girişini teşvik ederek Türk lirası üzerinde olumlu bir etki yaratabilir ve rezervlerin güçlenmesine katkıda bulunabilir. Ancak bu avantajın sürdürülebilirliği, enflasyonun hedeflenen seviyelere inmesi ve ekonomi politikalarındaki istikrarın devamlılığına bağlı olacak.

---

Türkiye ekonomisi, hem küresel ekonomideki dalgalanmalara karşı direncini sürdürmeye çalışırken hem de iç piyasada uygulanan politikaların meyvelerini toplamayı hedefliyor. Bu dinamikler, önümüzdeki dönemde ekonomik göstergelerin seyrini ve piyasa yönünü belirlemede kilit rol oynayacak.