Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Edip Akbayram'a veda

75 yaşındaki sanatçı Edip Akbayram, çoklu organ yetmezliğinden dolayı 2

75 yaşındaki sanatçı Edip Akbayram, çoklu organ yetmezliğinden dolayı 2 Mart’ta hayata veda etti. Habertürk’ten Eren Gürel’in haberine göre; Edip Akbayram için saat 11’de Harbiye’deki Cemal Reşit Rey Konsere Salonu’nda veda töreni düzenleniyor. Edip Akbayram’ın veda töreninde; eşi Ayten Akbayram, kızı Türkü Akbayram, oğlu Ozan Akbayram ve ailesinin diğer üyelerinin yanı sıra; aralarında MSG Başkanı Ferhat Göçer, MESAM Başkanı Recep Ergül, Fırat Tanış, Ahmet Selçuk İlkan, Kubat’ın da aralarında olduğu meslektaşları ve hayranları yer aldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da veda törenine katıldı. Ünlülerin cenazesindeki nahoş bir davranış, Edip Akbayram’a düzenlenen veda töreninde de tekrarlandı. Bazı kişiler, veda törenine gelen ünlülerle özçekim yapma yarışına girdi. Edip Akbayram’ın cenazesi; Teşvikiye Camii’nde öğle namazından sonra kılınacak cenaze namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilecek. EDİP AKBAYRAM HAKKINDA 29 Aralık 1950’de Gaziantep’te doğdu. Henüz dokuz aylıkken çocuk felcine yakalandı. Çocukluğunu bu hastalığın pençesinde geçiren Edip Akbayram’ın müziğe tutkusu da çocukluk yıllarında başladı. Akbayram o yıllar için “Haftalığımdan biriktirdiğim paralarla ünlü pop şarkıcılarının konserlerine gider, eve döndüğümde aynanın karşısında onların taklitlerini yapardım” demişti. Çocukluk yıllarında bir orkestra kurdu ve amatör olarak evlerinin yakınındaki bir düğün salonunda çalıştı. Lisede kurdukları orkestrada Pir Sultan’ın, Karacaoğlan’ın deyişleri üzerine yaptıkları besteleri çalıp söylediler. İlk plağı Kendim Ettim Kendim Buldum’u da lise yıllarında yaptı. İlk plağını çıkardığı grubun adı Siyah Örümcekler’di. Plak da “Siyah Örümcekler-Gaziantep Orkestrası” ve “Edip Akbayram ve Siyah Örümcekler” başlıkları altında iki farklı baskıyla çıktı. Gaziantep’ten sonra Adana ikinci adresi oldu. Adana, Akbayram’ın kurduğu orkestrayla ilk kez sahneye çıktığı kenttir. Daha sonra burada “Beyaz Saray” adlı bir gazinoda çalışmaya başladı. 1968’de liseyi bitirip İstanbul’a gitti. Liseyi bitirdiği zaman hep öğrenmeyi istediği mesleğin, doktorluğun eğitimini almak için üniversite sınavlarına girdi ve diş hekimliğini kazandı. Fakat müzik ağır bastı ve bu meslekten vazgeçerek kendini müziğe verdi. İstanbul’a geldikten sonra 1971’de Altın Mikrofon Yarışması’na katıldı. Âşık Veysel’in bir şiirinden esinlenerek gerçekleştirdiği ilk bestesi olan “Kükredi Çimenler” ile birinci oldu. 1974’te Dostlar Orkestrası’nı kurdu ve Anadolu pop müziğinin önde gelen isimlerinden biri oldu. Daha sonra “Kara Kuzu”, “Deniz Üstü Köpürür” ve “Garip” adlı 45’liklerle ödüller aldı ve ünü yurt çapında duyulan bir sanatçı oldu. “Aldırma Gönül” ve “Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz” adlı parçalarıyla satış rekorları kıran ve Altın Plak kazanan sanatçının çeşitli kuruluşlar tarafından verilen 250 kadar ödülü vardır. 1981 – 1988 arasında bestelerinin TRT’de çalınması yasaklandı. Ama 90’ların ortasından itibaren, özellikle Türküler Yanmaz albümüyle yeni bir çıkış yaptı. Bu albümde Can Yücel’in, Oktay Rifat’ın, Ahmed Arif’in, Vedat Türkali’nin yapıtlarından bestelediği şarkılar vardı. "KALICI BİR ŞEYLER YAPMAK İSTİYORDUM" Edip Akbayram başlangıçtan itibaren ne yapmak istediğini şöyle açıklıyordu: “Kalıcı bir şeyler yapmak istiyordum. Fikret Kızılok ve Cem Karaca’nın Anadolu ezgilerini pop çizgisinde söylemelerini örnek olarak aldım. Renk ve çizgide tamamen bir Edip Akbayram olarak geliştirdim. Toplumcu müzik yapmak istedim. Müziğimde geniş halk kitlelerinin yaşamı, sorunları olmalıydı. Ancak sivri, ucuz kahramanlıklardan da uzak durmaya çalıştım. İnançlarımdan, düşüncelerimden, politikamdan taviz vermeden, müzik tekniğinden yararlanarak, sorunlu, yoksul, geniş halk kitlelerine ulaşmak, daha çağdaş bir şeyler yapmak istiyordum” 1979 yılında Ayten Hanım ile evlenen sanatçının, bu evliliğinden Türkü ve Ozan adlarında bir kızı ve bir oğlu vardır. ALBÜMLERİ Mayıs (2012) Söyleyemediklerim (2008) Dün ve Bugün 3 (2005) Dün ve Bugün 2 (2004) 33’üncü (2002) Selam Olsun (2001) İlk Günkü Gibi (1999) Dün ve Bugün (1998) Yıllar (1997) Güzel Günler Göreceğiz (1996) Türküler Yanmaz (1994) Bir Şarkın Olsun Dudaklarında (1993) Unutamadıklarım (1992) Hava Nasıl Oralarda? (1991) Senden Haber Yok (1991) Şahdamar (1990) Özgürlük (1988) Yeni Gelen Güne Türkü (1986) Dostlar 1985 (1985) Dostlar 1984 (1984) Nice Yıllara Gülüm (1982) Nedir Ne Değildir? (1977) Edip Akbayram (1974) 45'LİKLERİ Kendim Ettim Kendim Buldum – Çiçeklerin Dili (Siyah Örümcekler) (1970) Kükredi Çimenler – Boşu Boşuna (1972) Anam Ağlar Başucumda Oturur – Sev Beni Beni Deniz Üstü Köpürür – Dumanli Dumanli Oy Bizim Eller (1973) Değmen benim Gamlı Yaslı Gönlüme – Yakar İnceden İnceden İnce İnce Bir Kar Yağar – Dağlar Dağladı Beni (1974) Garip – Kaşların Karasına Kolum Nerden Aldın Sen Bu Zinciri – Gam Üstüne Gam Yapılır (1975) Mehmet Emmi – Affetmem Seni (1976) Zalim Zalim – Kahpe Felek Aldırma Gönül – Sen Açtın Yarayı (1977) Analara Kıymayın Efendiler – Adiloş Bebe (1978) Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz – Gidenlerin Türküsü (1979) Bugün Bizde Bayram Var – Bu Yıl Benim Yeşil Bağım Kurudu (1981) Edip Akbayram 1971 yılında Barış Manço’nun Moğollar’la doldurduğu İşte Hendek İşte Deve – Katip Arzuhalim plağını Nejat Taylan Orkestrası ile kaydetti. SON RÖPORTAJINI 19 ARALIK 2024’TE VERDİ Edip Akbayram, vefatından önce Antalya’da verdiği son röportajında; “Ben sanatçılığın üzerinde, toplumun melodik sesiyim. Sanatı toplum için yapıyor, yaşadığım toplumdaki kişilerin sorunlarını dile getiriyorum” ifadelerine yer vermişti. Edip Akbayram, 19 Aralık’ta Antalya’da belgesel film yönetmeni Serkan Koç’a verdiği röportajda hayatının dönüm noktalarını ve anılarını anlatırken; “Ben sıradan bir insan gibi yaşıyorum. Ben sanatçılığın üzerinde, toplumun melodik sesiyim. Sanatı toplum için yapıyor, yaşadığım toplumdaki kişilerin sorunlarını dile getiriyorum. Dünyanın en iyi şarkıcısı olun. Bir odanın içerisinde şarkı söylediğinizde bu bir yere gitmiyorsa buna sanat diyemezsiniz. Sanat paylaşmaktır, doğruluktur, güzelliktir, umuttur. Ben yıllardır bunu yapmaya çalışıyorum” demişti. Bütün şarkılarında ezilen insanların yanında olduğunu, şarkılarını onlara söylediğini aktaran Edip Akbayram; “Emek en yüce değerdir. Emekçi eli öpülesi insandır. Sanatçı günlük hayattan beslenen insandır. Bazen bir sevgiyi paylaşır, öfkeyi dile getirir, bir nefreti şarkılarınızla anlatırsınız. Yaşadığımız toplumla yaşıyoruz. Yıllardır yaşadığım toplumda okuduğum şarkılarla işçilerin, emeklilerin, üniversite öğrencilerinin, atanamayan öğretmenlerin sesi olmaya gayret ettim. Etmeye devam edeceğim” diye konuştu. Geçen yıl 8 ülkede konser verdiğini kaydeden Edip Akbayram; “Gittiğim kentlerde izlediğim panoramada dünyanın kirlendiğini gördüm. Bu kirlilikten benim güzel ülkem de nasibini alıyor. Biz öyle bir toplumduk ki düşene elimizi uzatıp kaldırırdık. Şimdi düşene tekme vuran bir toplum haline geldik. Bu sadece kendi ülkem için değil, dünyada gelişen o kirlenmenin bir örneğidir” dedi. İnsanın ruhsal durumu için doğanın önemli olduğunu kaydeden Edip Akbayram; “Paris’teki bir otelin camından bakınca gri, puslu bir hava. Metronun önündeki insanların yüzlerinde bezginlik gibi görüntüler görüyorum. Londra’da aynı hava. Londra’da daha güneşli hava görmedim. Belçika öyle, Hollanda öyle. En sonunda ‘Ülkemin güneşine kurban olurum’ dedim. O duygular bana bunu söyletti. Cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz ama bu ülkeye ihanet ediyoruz” diye konuşmuştu. (DHA) Fotoğraflar: Depophotos, AA, DHA, İHA

//
İhbar Hattımıza Dilediniz Haberi Gönderebilirsiniz. Ekimiz Onayladıktan Sonra Haberiniz Burada Yayınlanır.
👋 Hemen Haber Gönder.